07 Mayıs 2007

Boru hattı barış getirir mi?

(bu yazı 01.05.2007 tarihinde thenewport.onpunto.com adresinde yayınlanmıştır)

‘Hazar bölgesi ile Pakistan arasında, Afganistan üzerinden inşa edilecek hattı kontrol eden ülke dünya ekonomisini ve dünya enerji kaynaklarını kontrol edecektir’.


Müşerref - Karzai Buluşması

Afganistan Devlet başkanı Karzai ve Pakistan Devlet başkanı Müşerref Türkiye’de buluştular.

Zirvenin deklare edilen amacı ‘iki ülke arasında ‘bölgesel güvenlik’ konusunda yaşanan ihtilafların çözümü ve ülkeler arasında işbirliğinin’ sağlanmasıdır.

Karzai-Müşerref buluşmasını önemli kılan ve deklare edilmeyen bir diğer konu ise, iki ülkenin aralarındaki problemlerin çözümüne dev enerji şirketleri ile uluslararası petrol piyasasının yüklediği misyondur.

Hazar Bölgesi enerji kaynaklarının kontrolü ve dünya piyasalarına temininde ‘Afganistan-Pakistan’ koridoru hayati öneme taşımaktadır. Bu sebeple, iki liderin Türkiye buluşması sadece bölgesel güvenliği değil, aynı zamanda enerji güvenliğini de sağlamayı hedeflemektedir.


Hazar Bölgesi Enerji kaynakları

ABD ve dünya ekonomisi alternatif ve güvenilir enerji kaynaklarına ihtiyaç duymaktadır.

Bush yönetimi ve ABD Enerji uzmanları için Hazar petrol ve gaz yatakları Irak kadar belki Irak’tan da önemli…

Irak’ta, evdeki hesaba uymayan gelişmeler Kerkük ve Basra petrollerinin dünya piyasalarına temini ile beklentileri geciktiriyor. Irak’taki iç savaşla birlikte İran’la yaşanan kriz, Libya yönetimine duyulan güvensizlik ve Arap petrol üreticisi ülkeler arasında seslendirilmeye başlanan ‘petrol ihracatı üzerinde (1973 benzeri) miktar kısıtlaması politikasının ABD’ye karşı kullanımı’ enerji güvenliği sorununu gündeme taşırken Hazar petrol ve gaz kaynaklarının önemini bir kat daha artırmaktadır.

Hazar bölgesi ispatlanmış zengin petrol ve gaz rezervlerine sahip ve dünya piyasaları için hayati önem taşımakta… Enerji firmaları, Kafkasya ve Hazar’ın, bu yüzyılın ilk çeyreğinde yeni bir ‘Arap Körfezi’ olacağında hemfikirler. Devam eden araştırmalar Hazar bölgesindeki (ve özellikle Kazakistan’daki) potansiyel rezervlerin hem miktar hem kalite olarak tahmin edilenden daha büyük olduğunu göstermektedir. Cari rezerv tespit çalışmalarına göre, bölgenin toplam petrol rezervi 80 milyar varil civarında..

Hazar Denizinin statüsü konusunda var olan ihtilaflara karşın ENI, Exxon Mobil başta olmak üzere dev petrol şirketleri bölgede petrol arama ve çıkarma faaliyetlerini yürütmektedirler. Sadece Azerbaycan’da ABD’li firmaların petrol arama faaliyetleri ile ilgili imzaladıkları kontrat tutarı 10 milyar doları aşmış bulunmaktadır.

Parlak potansiyeline karşılık Hazar enerji kaynaklarının en önemli problemi, bölge ülkelerinin açık denizlere olan uzaklığıdır. Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan’ın sahip olduğu kaynakların dünya piyasalarına arzı boru hatlarına bağımlıdır. Dolayısı ile zengin enerji kaynaklarının pazarlanabilmesi ciddi yatırımlar ve her şeyden önemlisi bölgede politik istikrar gerektirmektedir.

Hazar bölgesi (Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan) petrol ve gaz kaynaklarının dünya piyasalarına ulaştırılması için halen faaliyette olan Bakû- Novorosisk ve Bakû-Ceyhan hatlarına alternatif 7 yeni hattın inşaatı planlanmakta. En son Yunanistan ile Rusya, Avrupa’ya temin edilecek enerji için Novorosisk-Dedeağaç hattı konusunda bir protokol imzalamışlardı. Bu hat Bakû-Ceyhan’a alternatif olmaktan ziyade, Rusya’nın mevcut Bakû-Novorosisk hattının istikrarsız Çeçen bölgesinden geçmesi ve güvenlik konusunda yaşanan sıkıntılardır.

Bakû-Ceyhan, Azerbaycan petrolünü kısmi olarak Akdeniz limanlarına taşırken, Kafkas Boru Hattı Konsorsiyumu ile ABD firmaları bölgeden çıkardıkları petrolü Rusya’nın Karadeniz kıyısında bulunan limanlarına taşımaktadırlar. Boru hatlarının yetersizliği hem taşınan petrolün miktarını etkilemekte hem de bölgede arama ve çıkarma projelerine limit koymaktadır. Örnek olarak zengin rezerv tespit edilen Hazar-Kaşkan bölgesinde (taşıma hattı olmaması nedeniyle) petrol üretimi yapılmamaktır.

Bölgede yakın zamana kadar Rus ve ABD firmaları arasında bir işbirliği mevcuttu. Özellikle önde gelen Rus firmaları Lukoil ve Yukos ile Conoco, Exxon Mobil ve Halliburton stratejik işbirlikleri yapa gelmişlerdi.

Son dönemde Rusya ile ABD arasında tırmanan gerilim henüz Rus ve batılı şirketler arasındaki enerji işbirliğini etkileyecek seviyeye gelmemiş olmakla beraber, ABD güvenilir enerji için yeni taşıma hatları planlamaktadır. Bu hatların gerçekleşmesi hususunda en çok mesafe kaydedileni Trans-Afganistan hattıdır.

Bu hat, Hazar petrol ve doğal gazını Rusya’nın güney sınırı boyunca taşıyıp, Afganistan üzerinden Pakistan’a, Hint Okyanusu’na ulaştırmayı amaçlamaktadır.

Afganistan – Enerji Koridoru

Hazar enerji kaynaklarının dünya piyasalarına nakli konusunda Bush yönetiminin ajandasında yaklaşık 10 yıllık bir geçmişi var Trans-Afgan hattının.

ABD bir yanda Bakû-Ceyhan ve yine Türkiye üzerinden Avrupa’ya gaz nakli için inşaatı planlanan Mega Proje’yi (Şah denizi projesini) desteklerken, diğer taraftan da alternatif taşıma güzergâhlarına sahip olmak için Trans-Afgan hattını gerçekleştirmek istemektedir.

ABD, Bakû-Ceyhan’ı Bakû-Novorosisk’in yüksek taşıma ücretleri ve Rusya’ya bağımlılıktan kurtulmak için hayata geçirmiştir. Bakû-Ceyhan’ında, Trans-Afgan’ında tek bir amacı vardır: petrolü kontrol etmek, boru hattı taşımacılık maliyetlerini düşürmek…

ABD neden Afganistan’da ve Müşerref-Karzai neden apar topar bir araya geldiler sorularının cevapları işte bu denklemin (petro-politikanın) içerisinde yer almaktadır.

Irak hesabı şimdilik tutmayan ABD, artan enerji ihtiyaçlarını güvenilir kaynaklardan, enerji güvenliği sağlanmış boru hatları ile taşıyarak temin etmek istemektedir.

Bu sebeple, ABD’nin Afganistan politikası, Afganistan’ın yeniden yapılanması yanında, bu ülkede uzun süreli mevcudiyetini sağlayacak adımları içermektedir. Halen inşaatı devam eden 4 büyük askeri üs bunun en belirgin kanıtıdır. ABD, Orta Asya’da yolcu değil hancıdır.

Afganistan politikası, bazı ABD’li petrol şirketlerinin deyimi ile ‘yeni ipek yolunun’ inşasıdır.

Trans-Afgan Boru Hattı

Trans-Afgan boru hattının ilk etabı için İran-Afganistan ve Pakistan arasında yapılmış bir anlaşma mevcuttur. Bu anlaşma gereğince İran doğalgazı Afganistan üzerinden Pakistan’da inşa edilecek olan terminallere taşınarak dünyaya ihraç edilecektir. Projenin ilk etabı hayata geçirilmeden Türkmenistan (yine Rusya bağımlılığından kurtulmak için) eski devlet başkanı Niyazov döneminde İran-Afganistan-Pakistan hattına ABD’nin de iştirakinin sağlanması kaydıyla katılacağını bildirmiştir.

John Hopkins Üniversitesi, Merkezi Asya-Kafkasya Araştırmaları Enstitüsünün bölge analizlerine göre ‘Hazar bölgesi ile Pakistan arasında Afganistan üzerinden inşa edilecek hattı kontrol eden ülke dünya ekonomisini ve dünya enerji kaynaklarını kontrol edecektir’. Bu Enstitüden araştırmacı Frederick Starr, bu hattı inşa ve kontrol eden ülkenin dünyanın önemli bir bölümünün coğrafyasına hâkim olacağını iddia etmektedir.

Bu bir amaç ise, bu amacı gerçekleştirmenin yolu ‘enerji koridorunu’ kontrol altına almaktır. Bu proje için en önemli enerji koridoru Afganistan-Pakistan hattıdır.

ABD Enerji Ajansının değerlendirmesine göre, Afganistan’ın önemi zengin Orta Asya kaynaklarının Hint okyanusuna açılmasında bir koridor teşkil etmesinden dolayıdır, tamamen coğrafyasından, jeo-politiğinden kaynaklanmaktadır.

Afganistan seçeneği boru hatlarının inşasını maliyet olarak etkilemekte, dolayısı ile enerji güvenliği için bu ülke önemli hale gelmektedir.

Başka bir deyişle Afganistan (Irak örneğinin aksine) kendi enerji kaynaklarından dolayı savaşın kurbanı olmamıştır. Afganistan’ın kaderini bulunduğu coğrafya çizmiştir.

Trans-Afgan hattına Engeller

Hattın inşasının önündeki en büyük engel bölgesel güvenliktir. ABD ve NATO hali hazırda Afganistan’ın sadece üçte birini kontrol altında tutmaktadır. Ülkenin Güney bölümü (Pakistan sınır bölgesi) neredeyse tamamen Taliban’ın kontrolü altındadır.

Bölgesel güvenliğe ikinci tehdit, bölge ülkeleri arasında yaşanan ihtilaflardır. Washington’un çözüm için girişimlerde bulunduğu bölgesel çatışmalar Afganistan-Pakistan, Pakistan-Hindistan, Türkmenistan-Kırgızistan ve Tacikistan-Özbekistan ihtilaflarından kaynaklanmaktadır.

Bir diğer önemli handikap, henüz Hazar bölgesinin uluslararası hukuk açısından statüsünün belirlenmemiş olmasıdır. Karasal enerji kaynaklarının sahipleri bellidir. Fakat enerjinin önemli bir bölümünün mevcut olduğu Hazar Denizi’nin İran, Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan arasında nasıl paylaşılacağı büyük bir sorundur*.

Bu sorunlara ilave olarak, Rusya’nın son çıkışları ile tırmanan ABD-Rusya gerginliğinin Kafkasya ve Hazar bölgelerini de etkilemesi beklenebilir**.

Bugüne kadar ABD’nin Irak’ta ve Afganistan’da yürüttüğü ‘terörle savaş’ faaliyetlerine sert tepki vermeyen Rusya’nın, petrol savaşlarına müdahale edip etmeyeceği belirsizdir.

Son iki günün gelişmeleri

Önce Müşerref ve Karzai buluştu. Buluşmanın akşamında Afganistan’dan gelen haberlerde, Taliban’a karşı kapsamlı bir operasyonun başladığı bildiriliyordu. Daha sonra Pentagon dün, Taliban’la mücadelede önceliğin Afganistan’ın Güney-Batısındaki bölge (Trans-Afgan hattının geçeceği bölge) olacağını duyurdu.

Bu gelişmeler alt alta konulunca, Trans-Afgan hattı için düğmeye basıldığı anlaşılabilir.

Önemli sorular

ABD’nin şu anda Afganistan haricinde Gürcistan, Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan’da askeri varlığı mevcut. ABD’nin Orta Asya’daki askeri varlığının devamı ve enerji politikalarının başarısı pek çok belirsizlikle birlikte yürütülmekte. Aşağıdaki sorular bu belirsizlikleri açıkça ortaya çıkarmaktadır.

Rusya, Gürcistan politikasını sertleştirip bu ülkede ki ABD varlığını bir tehdit olarak alabilir mi? Rusya ‘detant’ı sonlandırmak konusunda ne kadar ciddi?

Kırgızistan’daki anti-demokratik rejim, bölgede ki ABD varlığını ne kadar tolere edebilir?

Tacikistan’daki İslamcı gruplar ABD’ye karşı mücadeleye başlarlar mı?

Irak’ın kolay coğrafyasında başarısız olan ABD, Afganistan’ın zor şartlarında Taliban’ı nasıl yok edecek?

Pakistan’ın etnik ve dini yapısı ABD’ye ve ABD’nin enerji politikalarına sert muhalefet getirebilir mi?

Müşerref’in ve Karzai’nin iktidarları ne kadar sağlam?

Bölgede çıkar çatışmalarından kaynaklanan problemler (Afganistan-Pakistan, Pakistan-Hindistan vb) kısa sürede çözülebilir mi?

Tüm bu sorular ABD’nin Trans-Afgan hattında işinin kolay olmadığını ortaya koyuyor. Bu sorular ve verilecek cevaplar bir tespit yapmamızı sağlayacak: ‘boru hattı mı barış getirir yoksa barış mı boru hattını getirir’.



Notlar

* İran – ABD gerginliğinin, sadece İran’ın nükleer programı ile ilgili olmadığına, tırmandırılan
gerilimin ‘Hazar Denizi’nin petrol ve gaz rezervlerinde İran’ın talep ettiği hakla’ ilgili olduğuna dikkat edelim.

**Rusya’nın ‘detant’ı bitiririm tehdidinin arkasında, enerji savaşlarının olduğunu düşünüyorum. Irak savaşı öncesi Saddam Hükümeti ile 40 milyar dolar tutarında petrol anlaşmaları imzalayan Rusya; ABD’nin Irak’ı işgali ile iptal edilen bu anlaşmalar için girişimlerini hala sürdürmektedir.

Irak’ta umduğunu bulamayan ve dışlanan Rusya bu kez Hazar-Kafkasya’yı ABD’ye bırakmak niyetinde gözükmüyor.