20 Haziran 2007

Toplumun Fay Hattı

Demokrasiyi en basit tanımı ile yaşamayı başaramamak şarkın büyük sorunu. Haklarımız başkalarının haklarının başladığı yerle sınırlıdır ve düşünce özgürlüğü herkesin kullanması gereken bir haktır. Bu temel tanımdan hareketle, bu ülke ne bizim, ne sizin ne de onlarındır. Bu ülke herkesindir, herkesin olmalıdır…

Ekonomik dualite-ikilik deyimini duymuşsunuzdur… Ekonomik değişimin olduğu ülkelerde, değişim eğer kabul edilebilir, hazmedilebilir oranların üzerinde bir hızla gerçekleşirse dualite gerçekleşir.

Ekonominin bazı sektörleri ve bu sektörlerde çalışanlar geleneksel üretim teknolojileri ile yeteneklerine sahip olurken, yeni ve gelişen sektörler ile bu sektörlerin iş gücü, gelişmiş, modern ekonominin yetenek ve üretim becerileri ile donanırlar.

Tarım kesimi ile high/tech-ileri teknoloji sektörlerini dualiteye örnek olarak verebiliriz.

Ekonomik dualiteyi yaşayan ülkelerin en önemli sorunu ise bu ikili yapının çok sert bir hatla toplumu ikiye ayırmasıdır. Bu fay hattının ortadan kalkması için sabahı beklemek safdillik olur. Yıllar gerekir ki bu süre ancak planlı ve akıllı sosyal politikalar ile desteklendiğinde kısalabilir.

Sosyal devlet politikalarının yokluğu ve eksikliği dualitenin, kırılmanın tesirlerini ve boyutunu artırır.

Örnek olarak aldığımız yukarıdaki iki sektöre bakarsak, tarım sektöründe çalışan bir emekçinin, bir gece yatıp ertesi sabah kalkıp yeni bir sektörde, daha çok sermaye ve teknoloji kullanan bir sahada istihdam edilmesini bekleyemezsiniz.

Bu ayrışma çok farklı sosyal sorunları da beraberinde getirir. Kimi kentlidir, kimi daha az kentlidir, belki köy-kentli olmuştur. Her gün karşılaştığımız ve acaba aynı ülkenin insanları mıyız diye kendimizi mukayese ettiğimiz vatandaşlarımız işte bu dualitenin eseridir. Şaşkınlığımızda haklıyızdır, ama eğer bu insanları yargılar ve suçlarsak haksız duruma düşeriz.

Dualite başka sosyal sahalarda da kendini gösterir, sadece kente ayak uydurmada değil… Politik görüşlerimizi bile şekillendirir. Ekonomik dualitenin etkisindeki insanlar dünyaya da farklı pencerelerden bakarlar.

Üstelik toplumsal değişmeler tabandan gelen isteklerle şekillenmez, ‘jakoben’ yapı taşırsa, toplumun ayrışması daha kolaylaşır.

İşte 14 Nisan mitingine birde bu açıdan bakmak gerekli. Erdoğan’a ve görüşlerine hayır mitingi bu toplumun keskin bir fay hattı ile ayırdığı ikili gruptan birisi tarafından gerçekleştirildi. İnanın hattın öte yakasında da Erdoğan’ın adaylığından, cumhurbaşkanı olmasından memnun olacak bir o kadar insan vardır. Üstelik onlarda Tandoğan’ı haydi haydi doldurabilir.

Yapmamız gereken, toplumdaki fay hattını keskinleştirmek değil, yumuşatmaktır. Herkesin bu ülkenin insanı olduğunu kabul etmek, başka bir deyişle bu ülkenin, tüm vatandaşların ülkesi olduğunu anlamak gerekir.

Bu açıdan bakınca, 14 Nisan mitingi sınavı geçmiş, fay hattının ötesindeki insanlarla husumeti artıracak bir gerilim yaratmamıştır. Aynı üslubu, yaklaşımı hattın diğer kesiminin de göstermesi, en azından ‘cumhuriyeti’ ortak payda olarak kabul etmesi gerekir.

Demokrasiyi en basit tanımı ile yaşamayı başaramamak şarkın büyük sorunu. Haklarımız başkalarının haklarının başladığı yerle sınırlıdır ve düşünce özgürlüğü herkesin kullanması gereken bir haktır. Bu temel tanımdan hareketle, bu ülke ne bizim, ne sizin ne de onlarındır. Bu ülke herkesindir, herkesin olmalıdır…

Unutmayalım ki hepimiz bu fay hattı ile başka bir deyişle ‘öteki insanlarla’ yaşamak zorundayız…