20 Mayıs 2007

Ölümü özlemle beklediler

Papanın şakası

Savaşlar, çatışmalar ve çekişmelerin işgal ettiği dünya gündemi bir anda Papa 16. Benediktus’un ‘Latin Amerika’nın Hıristiyanlaşması’ ile ilgili demeciyle şenlendi.

Papa, Brezilya ziyareti esnasında, ‘Amerikan yerlilerinin, Hıristiyanların Amerika'yı keşfinden ve kolonileştirmesinden önce Hıristiyanlıkla tanışmayı sakince ve özlemle beklediklerini’ söylemiş ve eklemiş ‘yerliler 1492´de yeni kıtanın Avrupalılarca keşfinden sonra Hıristiyanlığa geçmek için hiçbir baskıya maruz kalmamışlar, kendi arzularıyla bu dini seçmişlerdir’.

Bir an için Papanın anlattıklarının doğru olduğunu kabul edersek, aslında Avrupa’nın varlığından bile haberdar olmayan bu zavallı Latinlerin, içlerinden gelen bir ilhamla sakince ve özlemle, kendilerine yeni bir din kazandıracak insanları, kendilerini kurtaracakları günü beklediklerini de kabul etmek gerekir.

Aynen Tevrat’ta denildiği gibi, ‘Bütün yüreğinizle beni arayınca bulacaksınız...’ ve İncil’de geçtiği şekilde, ‘ Kendini arayanlar için O bir yardımcıdır...’.

Papa, bu demeciyle, Latinlerin 1492 öncesinde arayış içerisinde olduklarını ve sakince, özlemle beklediklerini anlatıyor. Haliyle, Latinler, o günlerde ufukta beliren İspanyol donanmasını görünce de ‘işte bizimkiler, nihayet geldiler’ türü bir hisle davranıp, koşa koşa Katolik oldular.

Kara mizah gibi değil mi?

Bahse konu zamanlar, tarih öncesi çağlara ait olsa, ne kayıt var ne tarihi belge deyip, Papa Hazretlerinin beyanının doğru olduğunu kabul ederdik.

Fakat, Avrupalıların Latin Amerika’yı istilası ve bu kıtada uyguladıkları vahşet belgeleri ile malum. İspanyol istilası sonucu, Güney Amerika’nın iki büyük medeniyeti, İnkalar ve Mayalar yok olmuş, büyük vahşet ve katliamlar sonrasında Latin ahali zorla, cebren Hıristiyanlığı kabul etmiş.

Açıklamaya ilk tepki Chavez’den

Papanın beyanatına ilk tepki, ‘yeni Zapatero’ Chavez’den gelmiş. Chavez, Papa 16. Benediktus'a hitaben, "Nasıl olur da buraya tüfeklerle donanmış halde gelenlerin hiç baskı yapmadan kıtayı Hıristiyanlaştırdıklarını söyleyebilir" ifadesini kullanmış.

Chavez, ayrıca Papanın saklamaya çalıştığı, tahrif ettiği Latin katliamı ve bu gizleme ayıbı nedeniyle özür dilemesi gerektiğini belirtmiş.

Chavez, "Bu topraklardaki yerli soykırımını Papa dahil hiç kimse inkar edemez. Papa desteklenmesi çok zor şeyler söylemiştir. İşte bu yüzden Katolik Kilisesi her gün daha fazla inanan kaybediyor. Öyle görünüyor ki, Papa Latin Amerika´da Katoliklerin sayısının azlığından kaygılı, ama bu açıklamalarıyla durumu daha da istikrarsızlaştırıyor" diyerek çok önemli bir tespit yapıyor.

Gerçektende Katolik mezhebi sayısal olarak, nüfuz sahası olarak güç kaybediyor, hem de Rönesanstan beri...

Papa neden bu açıklamayı yapmak zorunda kaldı?

Katoliklerin tarihte uyguladıkları katliamların izleri silinecek türden değil. Papa bu izleri yok etmek için, gerçekleri tahrif yolunu seçmemiş olsa gerek. Bu demeç tamamen bir suçluluk psikolojisinin sonucu diye düşünüyorum.

Düşünün ve empati yapın. Çok kanlı bir vahşetin mirasçısı olacaksınız ve bu vahşetin muhataplarının karşısına çıkacaksınız. Açıkçası izleyebileceğiniz iki yol olur önünüzde: ya katliamları kabul edip özür dileyeceksiniz veya Papanın Brezilya’da yaptığı gibi reddedip çok farklı hikayeler anlatacaksınız.

Bu iki yol arasında tercih çok büyük sonuçlar doğuracak türdendir. Eğer birinci yolu seçerseniz, Hıristiyan dünyasındaki mezhep çatışmalarında büyük yara almanız mukadder olacaktır.

Evet ben çok kanlı bir geçmişin mirasını taşıyorum demeniz, aynı zamanda yeni nüfuz sahalarındaki faaliyetlerinizi de etkileyecektir.

Doğrusu kimse Papadan böyle bir yol izlemesini bekleyemez.

Bazı okurların, doğruyu söylemiyor bari sussaydı dediklerini tahmin edebiliyorum. Evet, hiç kimse Papanın karşısına geçip, Sayın Papa hazretleri siz neden Latin ülkelerinde katliamlar yaptınız türü bir soru sormamıştır. Bu sebepten Papanın lüzumsuzluk yaptığını düşünebilirsiniz.

Fakat bu sorunun şimdiye kadar sorulmamış olması, ilelebet Katolik dünyasının bu sorgudan muaf olacağı anlamına gelmeyecekti. Papa, erken davranıp, sorgu başlamadan yalanlama yolunu seçmiştir. Bu bir taktiktir, bir manevradır. Bu ‘erken’ açıklama Vatikan’ın Latin dünyasındaki gelişmeleri yakından izlediğinin, istihbaratının iyi çalıştığının da kanıtıdır.

İsa kopra toplar mı?

Bir Pazar günü Latin Amerika katliamlarını detaylandırarak canınızı sıkmak istemem.

Aslında yeni topraklar ve ufuklardaki her Hıristiyanlaştırma çabası kanlı da olmamıştır. Şimdi vereceğim örnekte olduğu gibi ne bir vahşet vardır ortada ne de örnek vaka 15. yy’a aittir. Fakat neresinden bakarsanız bakın en az Papanın ironisi kadar komiktir.

Sadun Boro, ilk dünya turuna Alman eşi ile birlikte 1967 yılında çıkar. Sadun Bey, küçük teknesi ile bütün denizleri dolaşmakta ve izlenimlerini de Hürriyet Gazetesinde yayınlamaktadır. İşte aşağıda yer alan yazı Hürriyet Gazetesinin, 26 Ağustos 1967 tarihli sayısında olup, İsa kılığındaki kopracıları anlatmaktadır.

Kilisenin sömürdüğü adalar

Yemekten sonra hep beraber ufak köyü gezdik. Tonga’da da, Polinezya’da olduğu gibi, bol yetişen kapok, yerlerde ziyan olup gidiyor. Büyük ağaçlarda lif gibi olan kapoğun pamuk ile ipek arası ince elyafları var. Oyuncak gibi sazdan ufacık evleriyle pek fukara bir köy. Her evden bir kadın çam sakızı çoban armağanı kabili bir kabuk veya kolyeyi Oda’ya hediye ediyor. Kadınlar evlerinin önünde, kıyıdan topladıkları böcekleri temizlemekle meşgul... Dertleri büyük... Çünkü bu cumartesi akşamı,kiliseye yatırılması gereken paranın son günü... Çoğu da üzgün zira papazın istediği miktarı aylardır yemeyip içmeden biriktirdikleri halde daha toplayamamışlar.

Bu garip insanların saflığından istifadeyle iliklerini sömüren din adamı (!) papaz kisvesi altında, bir yığın hergele güruhunun elinden çektikleri, Hıristiyanlık aleminin yüz karasıdır.

İki asırdır, Pasifik’in bir zamanlar mesut adalarına dadanan misyonerlerin yedikleri herzeler, birkaç cilt doldurmaya yeter... Son zamanlarda Fransız Polinezya’sında bunların faaliyetleri bir nebze olsun sınırlanmış. Fakat batıdaki bu adalarda hala emecek kan buluyorlar. Türlü vaat ve tehditlerle bu saf insanların ruhlarına işlemişler bir kere.

Dediklerine bakın, istedikleri parayı getirmezlerse İsa onlara kızacakmış... Türlü işkencelerin yapıldığı cehennem açmış kollarını onları bekliyormuş!

20. asırda hala papazlar cennete giriş bileti kesiyor!.. Türlü bahanelerle, zaten fakir olan halkın eline geçen parayı da bunlar alıyor. Bu cumartesi kilise yapmak için her erkeğin 20, her yaşlı kadının 5 sterlin vermesi lazım. Haftalık kazanç ise, eğer onu da bulurlarsa, 2 sterlin!.. Yemiyor içmiyor biriktiriyorlar ki cehennemden korunsunlar, İsa onlara kızmasın. Üst baş perişan, evler tayfunda yıkılmış, şimdikiler derme çatma. Kulübeler bir kuvvetli rüzgara bakar. Yenisini yapacak para yok. Ama kiliseyi kızdırmamak lazım... Bütün biriktirdiklerini olduğu gibi onlara veriyorlar.

On Kilise

Bu hafta birkaç turist gemisi geldiği için memnunlar... Bir, iki kabuk, çanta satmışlar. Düşünün, on beş haneli bir köyde 5-6 değişik mezhepten kilise var. Gecekonduların içinde eşine modern şehirlerde bile zor rastlanan ihtişamda kiliseler var. Neiafu’nun nüfusu bini geçmez. Tam on tane kilise bulunuyor. Hem de ne muhteşem...

Bu güruhun Pasifik adalarındaki hikayeleri en profesyonel dolandırıcıların bile ağzını açık bırakır. İsa kılığına girmiş, köylerden kopra toplayanları mı ararsın?

.....

Bir kısım misyoner ise işi artık şirket haline bile sokmuşlar. Büyük hindistan cevizi, muz plantasyonları, nakliye için hususi guletleri mevcut.

Hepsinin göbeği yerinde, İsa’nın sayesinde mükellef bir hayat sürüyorlar velhasıl!...


Latinler Papaya teşekkür borçlu...

Latinlerin Papaya bir teşekkür borcu var artık, tarihleri konusunda karanlıkta kalan bir nokta açığa çıkmış oldu.. 'En azından 16. Benediktus sayesinde öğrendiler ki ataları sakin ve özlemle beklediler İspanyolları... İspanyolları ve ölümü...'

Papanın dediği gibi, 'İspanyollar ve diğer Avrupalılar ne koloniciydi ne de katliam yaptılar'.

Kim bilir belkide mutlu ölmüştür İnkalar ve Mayalar... Düşünsenize, kendilerine vahşet uygulayan sömürgecilerin İsa kılığında olduğunu... Bundan büyük saadet olur mu insan için, inandığın Peygamberin elinden olurken ölümün...